22 Mayıs 2012 Salı

Mayıs Ayında Soğuktan Ürpermek

Üşüme be Ramazan
Üşüme be Ali...

Yalnızlığın, çaresizliğin, kimsesizliğin soğuk yüzünü görüp de üşümeyin. Kışın ortasında yapayalnız kalsanız da üşümeyin, anasız babasız kalsanız da...

70. sayfaya geldim kitapta, gözlerim doldu ama damlalar süzülemedi yanaklarımdan. Boğazıma bir şeyler düğümlendi sanki, yutkunmak zor geldi bana. Dokunsalar ağlayacağım yine de ağlayamadım. Azıcık vodka ya da cin içmiş olsa idim hüngür hüngür boşalardım; yalnızlığa, çekip gidenlere, haber alınamayanlara, yaşanamayan hayallere, yaşanılıp da kıymet bilinemeyen vakitlere, Ali ile Ramazan'a, utanca, kadere, vurdumduymazlığa ve daha nelere de nelere.

Sevgili Maskgay sen de üzülme bu kadar, kapılma ümitsizliğe...

17 Mayıs 2012 Perşembe

Allah ile Sulh

"Allah bu kadar kötü olabilir mi?" diye soruyor, 1 Mayıs'a  Antikapitalist Müslüman Gençler olarak katılan grubun bir üyesi.

Bir diğeri bakın "Tüm mazlumların yanındayız diyorsunuz. Eşcinsellerle ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna nasıl cevap veriyor:

Bir eşcinsele zulüm uygulandığında haklarını savunmak boynumuzun borcudur. Bir kişi eşcinsel diye yaşama hakkı yok mu, dışarıda dolaşma hakkı yok mu, rahat giyinme hakkı yok mu? İslam’da Lut kavminde eşcinsellerin taşlandığına inanılır ama asıl taşlananlar Lut kavminin azgınlarıdır. Biz birisine taş atacaksak travestiye değil, onları zinaya, fuhuşa teşvik edeni taşlamalıyız. İstanbul’da 5 bin trans varsa bunların 250 bin müşterisi var. Bir trans bulaşıkçıda, şurada burada işe girdiğinde ilk karşılaştığı şey tacizdir. Asıl ahlaksızlık, bir eşcinseli evlenip tiksindiği bir hayat yaşamaya mecbur etmektir. (Kaynak)

Acemi Gay'in Bakış Açısından Din

2 sene öncesine kadar namazları kaçırmamaya çalışan, Sezai Karakoç okumalarına giden ve "İslam Neslinin" dirilişini bekleyen Acemi Gay, kendisinde baştan beri var olan inkar ettiği, eşcinsel duyguları kabullenme aşamasında dinden, diyanetten soğudu; Tanrı'dan nefret eder hale geldi.

Cemaat öğretilerinde karanlık, aydınlığı fark ettirmek için vardır; günahlar, sevapları daha değerli kılmak; kötülük, iyiliği anlamak için. Bu öğreti beni o kadar etkilemişti ki; kendimi bu dünyaya bir paçavra gibi fırlatılmış hissediyordum. Yani oradaki karanlık, kötülük, günah ben idim. Bu dünyaya millet benden ders alsın diye gönderilmiştim. İbret olmak için yaratılmıştım. Ama Allah bu kadar kötü olabilir mi? Beni hislerimden dolayı lanetler mi? Aşık olduğum/olabildiğim için bana kızar mı? Dört duvar arasında kimseye zarar vermeden yaşadıklarım nasıl karanlık, kötü ve günah olabilir? Ben Allah'ın gazabına uğramak istemiyorum ki.

Yeniden Allah'ı sevmek, onunla barışmak istiyorum. Allah ile olan bağımın kaynağı korku olmasın bu sefer. Sevgi olsun, muhabbet olsun, samimiyet olsun. Eşcinsel kimliğimle bu yola girmek istiyorum.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

2. Odtü Onur Yürüyüşü

Blog yazılarıma şöyle bir bakıldığında genelde hüzün duygusunun ağır bastığı hissedilecektir. Her an bu hal içinde miyim? Hayır. Fakat kederlendiğim zaman genelde yazma  isteği hasıl oluyor. Böylece yazılarda biraz boynu bükük bir Acemi Gay görüyorsunuz. Ama bugün bu tarz bir yazı okumayacaksınız :)

Malumunuz okulum 1 ay içinde bitiyor. Beni iş aş telaşı sardı. Çevremdekiler biraz da agresifleştiğimi söylüyorlar bu nedenle. Gerçekten de bir heyecan içerisindeyim. Halim nice olacak mezuniyet sonrası? Tabii oraya buraya iş başvurularında bulunuyorum, bakalım sonuç nasıl çıkacak. Üzerimdeki stresi atmak için neler yaptım peki? Odtü şenliklerinde Odtü LGBT dayanışmasının faaliyetlerine ve 2. Odtü Onur Yürüyüşüne katıldım. Yani sahaya indim. Tabii 1 aya mezun da oluyorum, artık gören görsün beni. Zaten onur yürüyüşüne sadece LGBT bireyler katılmıyor. Bu arada epey kişi de fark etmiş beni.

Şimdi, yürüyüşte iken başlarda biraz tutuk idim. Sloganlara eşlik filan edemiyordum heyecandan. Ama itiraf etmeliyim ki; tanıdıkların seni görecek diye çekiniyorsun, yürürken kalbin küt küt atıyor, işte  o hissettiğin adrenalin muhteşem...

Başlardaki durağanlığım, çevremdekilerin şarap şişelerini kapıp kafama diktikten bir süre sonra geçti. Ben de ortama, ritmlere, danslara, ayak uydurdum.

Şimdi sizlere sloganlardan bir buket sunuyorum:

Susma haykır
Eşcinseller vardır
..., transeksüeller vardır
..., lezbiyenler vardır
..., biseksüeller vardır

Eşcinseliz, buradayız
Alışın, alışın gitmiyoruz

Baskı, şiddet ahlaksa
Biz ahlaksızız

Tercih değil, yönelim
Anadan doğma böyleyim

Batsın, batsın
Ahlakınız batsın

Ne Tanrı ne devlet
Aşk Aşk, hürriyet


Dünya yerinden oynar, dünya yerinden oynar
İbneler özgür olsa, ibneler özgür olsa

Dünya yerinden oynar, dünya yerinden oynar
Travestiler vermese, orospular vermese

Erkek adalet değil
Gerçek adalet

Öldürülenler burada
Katilleri nerede

Nefret, nefret nereye kadar
Seviş seviş ölene kadar

Geliyor geliyor
Ahlaksızlar geliyor

Okulda, işte, mecliste
kampüste, kantinde, amfide
Eşcinseller her yerde
Kabul et ya da etme
Eşcinseller her yerde

Zıpla, zıpla
Zıplamayan homofobik
Zıpla, zıpla
Zıplamayan transfobik

Dans et, dans et
Homofobiye karşı dans et
Dans et, dans et
Transfobiye karşı dans et

Lubunyalar direnişte
Göt göte dayanışma

İşte, 2. Odtü Onur Yürüyüşü ile ilgili biraz daha ayrıntı:


2 Mayıs 2012 Çarşamba

Nerede O Eski MİM'ler

Evet, yalaşık 40 gün geçti bir önceki (ve benim için ilk) MİM üzerinden. Bu aralar yeni  bir MİM furyası bize de uğrar diyordum ki Ev Oğlanı, beni mimlemiş. Kendisine teşekkürü bir borç bilirim. Klavyede "Acemi Gay" yazan parmakları dert görmesin.

ÖDÜLLER

O Gay : Vakti zamanında tasarladığı Dizide Oynuyorum adlı MİM ile bu ödüle layık görüldü. O zamanlar blog dünyasında sadece okuyucu olarak bulunurdum ama o yaratıcı MİM'i görünce imrenmiştim. Keşke bende MİMlensem diye iç geçirmiştim. O günleri yad ettikçe, "nerede o eski MİM'ler" ya da "artık MİM'lerin tadı tuzu kalmadı" diyesi geliyor insanın. Buradan gelecekte daha güzel ve ilginç MİM'ler ile buluşmak dileğini de belirteyim. Bazen kendim de tasarlamak istiyorum bir MİM ama bilmem ki millet ne der :)

Maskgay : Blog dünyasına yazılarıyla yeni adım atması (ya da ben öyle biliyorum) ve ilginç blog arayüzü tasarımı ile bu ödülü almaya hak kazandı. Gerçi ilginç blog arayüzü beni biraz yorsa da alışacağız zamanla (blogu izleme linki bile göremiyorum orada). Ayrıca bir açıklık getirmesi lazım ki blog adı ne? Kendisini ne diye analım? Maskgay mi? Kafasına Göre Takılan Genç mi? İçimdeki Gökkuşağı mı? Yeni Kiracı mı (nedense kendisini kiracı olarak görüyor :) ? İlk başladığımda benimkiler de böyle karışık idi. Şimdi hepsini birleştirdim. Adım da, blogun ismi de, blog adresi de "Acemi Gay". Nedendir bilmem ama benim çok hoşuma gidiyor bu isim.

Gay Panda : Bu aralar kafası Gelecek Planları ile karışık olan Panda'mız kendisine bir teselli olması için bu ödülü alıyor. Yaklaşık bir ay sonra okulu bitecek biri olarak ben de onun yaşadığın gelgitleri yaşıyorum. Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor.

Çilekli Gay : Bir diğer ödül kazanan, hiçbir masraftan kaçınmayarak Weekend adlı filmi ayağımıza kadar getiren Çilekli'miz.

Arnavut Kaldırımı : Yorumları ile beni yalnız bırakmayan Kaldırım da bu ödülü hakediyor.

Bi'Gay : Beni blog dünyası ile tanıştırdığı için ödüllerden bir tanesi de ona gidiyor. O olmasa idi ben buralarda olamazdım :)

Şimdi sıra geldi çok değerli eşcinsel olmayan blog yazarlarına. Eee  ötekileştirilmekten şikayet ederiz hep, bari biz bunu yapmayalım ve Acemi Gay onları da MİM'lesin.

İsveç'ten Sevgiler : Beni de aranıza alın! adlı yazısı ile yolculuğa başlarken kullandığı resim dolayısı ile bu ödülün sahibi oldu. Umarım bu MİM'e cevap verirken alkolü fazla kaçırmaz :) Bu arada kendisi biseksüel.

One Girl Two Boy : İzmirli olması nedeniyle bu ödüllerden biri de onun hakkı.

ve Zeitgeist : Blogunda yayınladığı 1 Mayıs mesajı ile ödülü kazanan son talihlimiz oluyor kendileri. Umarım MİM'e cevap verir.

Ödül Sahipleri Neler Yapacak?
  • Ödülü verene teşekkür
  • Ödül verilmemiş bloglara ödül sunacak
  • Onları durumdan haberdar edecek
  • Kendisi hakkında 7 bilgi verecek
  • ve son olarak versatile blogger logosunu ekleyecek yazısına
Açıkçası benim son maddeye itirazım var. Ben öyle bir logo kullanmaktansa, artık adet haline getirerek neredeyse her yazımda kullandığım tarz bir resim ekliyorum.



Şimdi geldik dökülmeye:

  • Bu aralar Ales çalışıtorum bol bol. 13 Mayıs'ta ALES var malum. Şimdi bana diyen olabilir ALES'e çalışılır mı, işte Türkçe'den çokça paragraf biraz da mantık soruları; matematikte Kenan'ı yaşının Kaan'ın yaşına oranı ve kürenin hacmi soruları... Efendim konular basit ama zaman yetmiyor. Adamlar yarış atı istedikleri için. Bir de önceki sonbahar sınavında zamanın sıkışıklığının üstüne, benim çiş sıkışıklığım da eklenmesin mi? Halbuki fazla su da içmemiştim. Aksilik sınavdan çıkışta çişimi yaptıktan sonra kaç saat gelmedi bir daha? Güler misin ağlar mısın? Tabii olan benim hedefime oldu. Yüksek lisansta burs alabilmek, öğretim üyesi olabilmek, akademik hayata devam edebilmek için analitik düşünme becerisini ölçen sorular yerine bu tarz saçma sorular çözmek kanıma dokunuyor arkadaş.

  • 8. sınıftan itibaren gözlük kullanmaya başlamış bir birey olarak geçen Şubat ayında lense geçtim. Bu kararı almamdaki en büyük faktör Ocak ayında can dostum ve Bi'Gay ile gittiğim ilk gaybar maceram. "Tekyön"de eğlenirken biraz da alkolün etkisi ile gözlüğümü kaç kere yerlere düşürdüm. Millet deliler gibi dans edip kudururken ben "Scooby Doo"daki Velma gibi gözlüğümün derdinde idim. Sonra buluyorsun ama yamuk yumuk. Düzeltmeye çalışıyorsun. Ölme eşşeğim ölme...
  • Sütlü kahve bağımlısı olmuşum. Hemen hemen her gün genelde iki bardak sütlü kahve içerim. 1 çay kaşığı Nescafé, bir çay kaşığı şeker ve su katılmamış sıcak süt. Bunun için Bim'den aldığım 1lt'lik Dost Süt'ü eksik etmem evde. Bu arada, 3ü1arada içip de kahve içiyorum diyenler yanılgıdasınız. Onun içinde kahveden çok başka başka şeyler var.
  • Hayatımda hiç bir zaman sinemadaki aynı filme birden fazla sefer gitmemiştim. Amma velakin, Ferzan Özpetek'in "Şahane Misafir"ine (Magnifica Prezensa) tam üç kere gittim.
  • Öğrenci evine dışardan su almak zor geldiği için suyu çeşmeden içiyorum. Hem Bizim Melih Gökçek! gibi bir belediye başkanımız var. O iç dedimi içeriz biz. Bu arada onunla alay etmek için  İ... koyuyorlar adının başına. Yani ibne demek istiyorlar herife. Eğer ibnenin tam karşılığı gay ise benim için hakaret değil ama onun için bilemem. Kendileri şunları demiş: "İnşallah bizim Türkiye'de gay belediye başkanı olmayacak ve olmamalı." Bu sözüyle Melih Gökçek'i hormonlu domates ödüllerine aday gösterdim.
  • İlkokul'da elişi dersi için aldığım küçük makası hâlâ kullanıyorum. Kullanmaktan kastım, kırk yılda bir. Daha çok masamdaki kalemlikte arz-ı endam ediyor. Üstelik Ankara'ya üniversite için gelirken yanımda taşıdım :) Bazen öyle ki, ufak şeylere çok anlamlar yüklüyor ve onları yanımdan ayıramıyorum, bazen de gözüm hiç bir şey görmüyor, her şeyi atıyorum.
  • En sevdiğim içecek; ayran. Yeri geliyor "Dost Ayran"ı tek başıma bitiriyorum bir kaç saat içinde.

İşte benden bu kadar :)