17 Temmuz 2012 Salı

Acemi'nin Cinsellikle İlk Tanışması

Ayşe Kulin'den Gizli Anların Yolcusu'nu ve Perihan Mağden'den Ali ile Ramazan'ı okumuş birisi olarak bir diğer eşcinsel içerikli roman olan Duygu Asena'dan Paramparça'ya başladım.

Spoiler
Kitapta 14 yaşındaki kahramanımız kendinden 3 yaş büyük bir erkek çocukla evde tek başlarına kaldıkları için babası tarafından dayak yiyor. Babasının amacı güya oğlunu korumak. Ancak tehlike hiç beklemediği bir yerden daha sonra geliyor; kahramanımızdan 15 yaş büyük eniştesinden.
Spoiler

Acemi Gay 14 yaşında iken abisi kardeşini koruma güdüsüyle, Acemi'den yaklaşık 15 yaş büyük dershane hocası hakkında konuşma yapıyor: "Bak Acemi, eğer o adamın sana bir kötülük yaptığını düşünüyorsan, hiç çekinmeden bana söyle. Ben senin abinim ve bütün sorunları çözebilirim yeter ki sen bir şey yaşarsan bana anlat." Ama geç kalmıştı. 2. sınıfa başlama arifesinde sünnet olup iyileştikten sonra annesi, anneannesi ve teyzesi ile gittiği ılıcalarda abisinin korktuğu olay yaşanmıştı Acemi'den yaklaşık 3 yaş büyük birisi ile.

Gittiği ılıcalarda diğer erkek çocukların arasına katılmaya çalışıyordu ama insan yerine konmuyordu Acemi. Oyunlara katılmasının  tek yolu hep ebe olmaktı. Ebe olarak onları yakaladıklarında ise kendi kafalarından uydurdukları kurallarla yeniden ebe Acemi oluyordu. Sonradan aralarına hiç almamaya ve dalgaya başladılar. Araya anneannesi girdi. Çocuklarla, Aceminin diyaloğu noktalandı. Yalnız yalnız gezmeye başladı.

Sonra bir arkadaş edindi orada. Onunla gezmeye, tozmaya, oynamaya başladı. Meğer o da ibne imiş. İbne ibneyi dakkada bulurmuş. Bunlarda birbirlerini bulmuş işte.

Gel hadi tuvalette birbirimize sürtünelim, dedi arkadaşı Acemi'ye. Donlar indirildi, (önce hangisi hatırlamıyorum) birisi yüzünü duvara arkasını öbürüne döndü. Ardından diğeri aynı pozisyonu aldı. O yaşta ne kadar olabilecekse o kadar sürtündüler birbirlerine.

Çocuğun oradaki tatili bitine kadar arkadaşlık ettiler birbirlerine. Çoğu zaman yan yana idiler. Kimse zerre şüphelenmedi. Acemi'de memnun idi o an için hayatından. Olayda taciz yok, tecavüz yok, zorlama yok, sadece iki yaşıtın cinselliği birlikte keşfetmesi var.

Ancak lise'de veya Ortaokul'da kendisinin niye böyle yanlış şeyler(!) hissettiğini sorguladığında çözümü o çocuğu suçlamakta bulmuştu Acemi. Halbuki kitapta da vurgulandığı gibi aslında o şekilde hissettiği için böyle bir olay yaşanmıştı.

15 Temmuz 2012 Pazar

Dürüstlük Bazen Öldürür

Ahmet Yıldız'ın öz babası tarafından eşcinsel olduğu gerekçesi ile katledilişinin 4. yıl dönümü. Öldürüldüğünde sadece ve sadece 26 yaşında idi. Türkiye'de kayıtlara geçen ilk gay namus cinayeti.

Bu vesile ile ona ve nefret cinayetlerine kurban giden diğer LGBT bireylere Allah'tan rahmet diliyor, bu olaylarla ilgili suçluların bir an önce yakalanıp yargılanmasını temenni ediyorum. Umarım tekrarları yaşanmaz.

Ayrıca, seyredemeyenler için Ahmet Yıldız'ın hayatından esinlenilen "Zenne" filmini tavsiye ediyorum. Yapımcıların ilk filmi olmasının getirdiği biraz acemilik, filmin sonunda istenilen duygunun verilmesini engellemiyor ve siz bir süre oturduğunuz ekranın karşısından kalkamıyorsunuz.


13 Temmuz 2012 Cuma

Beyaz Zambak

Bosna Hersek deyince içimi bir burukluk kaplar. Boşnakça benim için hüznün dilidir. Boşnaklar ise en zor zamanlarında kaderlerine terk ettiğimiz; gözümüzün önünde öldürülmelerine, soykırıma ve tecavüze uğramalarına seyirci kaldığımız kardeşlerimiz. Onlar orada "Türkler'e ölüm" denilerek katledildi.

O yıllarda küçük bir çocuk olmama rağmen yaşanan savaşı çok net hatırlıyorum.

11 Temmuz ise o kanlı savaşın soykırıma dönüştüğü tarih. Srebrenitsa'da 1995 senesinesinde Avrupa'nın göbeğinde katledilen 8 bin 500 can.

Affet bizi Srebrenitsa
Affet bizi Bosna Hersek.
Kardeşleriniz size yardım etmedi.

Not 1: Umarım, bir eşcinsel temalı blogda böyle yazılar da neyin nesi diye düşünmezsiniz.

Not 2: Blogu biraz boşladığımın farkındayım. Bunun asıl nedeni kafamın "iş başvuları, sınavları, mülakatları" ile dolu olması. Malumunuz yaklaşık 1 ay önce mezun oldum.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Tayyip

Bu yazıyı yazmama sebep olan habere ulaşmak için tıklayınız.

Tayyip, çok çocuk yapın, Çin ve Hindistan gibi gelişelim diyor sürekli. Öncelikle ben, o ülkelerdeki milyonlar gibi ucuz işgücünün bir parçası olmak istemiyorum kendi ülkemde. Başbakanın örnek aldığı o ülkelerde 100 milyonlarca insan var açlık ve yoksullukla pençeleşen, insan onuruna yakışır bir hayat süremeyen.

Tayyip. Karganın kılavuzluğunu, Kasımpaşalı ağızları bırak ve makamının ağırlığını ver.