31 Ağustos 2012 Cuma

Hepimiz Pipimiz İçin (Mim)

Hepinize Tekirdağ'dan selamlar. Aslında buraya gelmem bir nevi mecburiyetten idi. Nedenlerini Oyuncak Ayıcık ve Huzur biliyor. İşin ayrıntıları ise o kadar karışık ki. Zor sürecimde yanımda oldukları için ikisine de teşekkür ediyorum. Ama ben bu zorunluluğu bir tatile çevirmesini bildim. Annem ile birlikte bu yazın ilk deniz sefasını yapıyoruz Kumbağ sahillerinde, deniz sezonunu kapatanlara inat. Kumbağ'ın plajları kum. Bir de dalgası olmasaydı Side'ye rakip olurdu diye düşünüyorum.

Hayalimden tatil manzaraları
Unutmadan söyleyeyim buradaki erkek potansiyeli muhteşem (her tatil beldesinde olduğu gibi). Ah, ah Allah'ım sen neler neler yaratıyorsun. İçlerinden bir tanesini de bu Acemi'ye göndersen.

Yeni bir mim furyasının başlamasına önayak olan Marjinal Kezban ile BiGay'e ve beni unutmayıp mimleyen Ev Oğlanı'na hürmet eder, mutluluklar dilerim.

Olay basit, Marjinal Kezban'ın madde madde yazdığı çıkarımların bize uyup uymadığını açıklayacağız. Kırmızı yazılar Kezban'a ait. Altındakiler bana.

Hangimiz tanışıp hoşlandığı insanı hemen çıplak hayal etmiyo?Karşı tarafla ''pokemonlar'' konusunu konuşsanız bile o an çoktan içimizden ''seni seçtim sikaçu oyş'' diyip,türlü fantezilere dalıp gidiyosun.Kimse bana ''ayy kezban uydurma'' falan demesin!
Evet, sanalda tanıştığım, konuştuğum veyahut yazıştığım kişinin fiziki özelliklerini hayal etmeye çalışır, onu zihnimde canlandırmaya uğraşırım. Ancak hayal dünyasındaki ile reeldekinin birbirini tutması nadirdir canlar. Üstelik ben bu noktada da durmam. Düşümde onunla bir dünya bile yaratabilirim. İlişkimi orada ilerletirim. Birlikte tatile çıkar, ev kurar, bayramda misafir karşılarım. Anlayacağınız çok hayalperestim. İyisi mi bu yönümü kontrol altına almaya çalışayım.


Hangimiz biriyle buluşmaya giderken en sevdiği veya yeni aldığı kıyafeti giymiyo?Evet evet daha etiketini bile sökmeye kıyamadığın şeyi o an ''amaaan senelerdir var bu bende'' yüzsüzlüğüyle giyiyosun.Halbuki evde klorak lekeli pijamanla oturuyorsun.
Doğruluk payı var yani. Etiketi üstünde olmasa da bana yakıştığını düşündüğüm en güzel kıyafeti giyerim buluşmaya giderken. Üstelik bunlar ütülü olarak hazır bekler dolabımda. Her daim kullanmam anlayacağınız. Pijama konusunda da haklı Kezbanımız. Zil çaldığında genelde annem kapıya ben ise üstümü değiştirmek üzere odama yönelirim.

Hangimiz sevgilisinin evinde titizlikten ölücekmiş gibi davranmıyo?Normalde evde taşaklarını avuçlayıp sonra bişey olmamış gibi mouseu tutan insan.Sevgilisinin evinde veya otelde her nerdeyse...hemen bi Ayşe Teyze'ye bağlıyo.Yok sürekli koltuk altını kontrol etmeler,tuvalete gidip dişlerinin arasında bişey var mı diye bakmalar.Ohoooo
Çoğunlukla temizlik konusunda titizimdir (istisnalar olabilir). Ancak olayın içine cinsellik giriyorsa, titizliğin artması taraftarıyım. Koltuk altı ve etek altı temizliğinin, diş bakımının ayrı bir önemi var. Kolay mı yani et ete, dil dile değecek.

Hangimiz dışarda yemek yerken içinden hesabı düşünmüyo?Bi kere zaten ''kim ödeyecek?'' kısmına girmiyorum bile.Ama şu hesap olayları çok rezil bişey.Hadi bunu ilk tanıştığın kişiye göre yorma.Mesela uzun ilişkilerde de çok tehlikeli bi konu bu.Ya bi taraf daha çok öder,ya ikisi ortak öder veya bi taraf hiç ödemez.Bunu cinsellikte oynadığı role bağlayanlar da var.''Ben ödeyemem o ödesin,sonuçta aktif o''diyenlere az çok şahit oldum.''Eee sen karın tokluğuna mı sikişiyosun tatlum :D:D?'' diye sorduğumda da çok terbiyeli cevaplar alamamışlığım var.
Çoğu zaman yeni tanıştığım kişilerle birlikte iken hesabı ben ödemek isterim. Ancak ilişki ilerledikçe karşımdakinden de beklerim. Mesela üniversitedeyken aşık olduğum çocuğun yemek ısmarlaması bana tarif edilmez bir mutluluk verirdi. 10 liralık o yemeğin verdiği lezzeti, onsuz yediğim 100 liralık yemek veremez. Tabii ona bir şey ısmarlamak ya da kendi ellerimle yemek hazırlamak da ayrı bir haz. Yemek hazırlamayı sevmediğim ve çok iyi beceremediğim halde ona bir şeyler hazırlamak için can atardım. Ödemelerdeki aktif-pasif ayrımına ise hiç girmiyorum. Ne olursa olsun iki ERKEĞİN ilişkisi söz konusu ortada. Yok aktif olan koca rolünü üstlenirmiş, yok pasif olan kadın rolünü oynarmış. Bunların hepsi hava civa. İster a ister p veyahut ap olsun, hepimiz eşcinseliz. Eşit hak ve yükümlülüklere sahibiz.

Hangimiz zaman zaman Yıldız Tilbe dinlemedik ki?Müzik konusuna baktığımızda herkes Yann Tiersen'in 2.şubesi nerdeyse.Öyle kaliteli,öyle süper marjinal kişilikleriz ki sıçtığımız boklar bile biblo gibi.Hay allahım ben bi kere çok darlanmışım,canım sıkkın.Msnde de ne dinlediğimiz gözüküyo haliyle.Açmışım bi tane Gülden Karaböcek dertlenmişim.Hemen birisi aşağıdan ''Ya şaka mı:)?'' diye bana yazmış.O sıkıntıyla ben bunu görünce 2-3 aydır konuşup anlaşmama rağmen azına yüzüne sıçıp yollamışım.Geçen hatırlattı,tanıttı kendini yinee artık arabeskçi olmuş ehehehe..Neyse
Büyük bir oranla Sezen Aksu dinlerim. Hüzünlü parçalar... Ama şunu net söyleyebilirim ki; yabancı şarkılarla pek ilgilenmiyorum. Çok azdır hoşuma giden. Çoğu kişinin bildiği yabancı şarkıcıların büyük bir kısmı bana ismen bile bir anlam ifade etmiyor. Tanımıyor, adlarını dahi bilmiyorum anlayacağınız. Kalitem çok mu düşük ya!!!

Hangimiz evde annemizle saç baş kavga ederken bi anda çalan telefona ''Alo ifindiiim ivit napiiim ivdi oturuyorum işte'' diye sakin sakin cevaplar vermedik ki? Aslında bunu da çok yapıyoruz.Ailemizde olan sorunları kesinlikle kimseye anlatmıyoruz.Özellikle sevgilimize daha bi anlatmıyoruz.O bizim ailemizi pür neşe,sevimlilik şelalesi,neşe zoptiriği,şirinler köyü olarak gördükçe kendi ailesinin bokluğundan bahsetmek istemiyo.Eee al işte sana karşılıklı ayakta sikmece.Bilmiyorum ya bence insan ''ben dün anneme kafa attım biliyo musun?'' demeli.(ehehehe yani kafa atmamalı tabi) Bazı şeyler biraz daha samimi olmalı...
Açık sözlü olduğumu düşünüyorum. Hatta bazen bu konuda aşırıya kaçıyorum. Bu sebeple karşımdaki benim ne halt olduğumu bilir, ailemi de tanır. Kezban'ın bu çıkarımı bana uymadı anlayacağınız.

Hangimiz daha sevgili olmadığımız halde o kişiye ''BENİMSİN'' tavrıyla yaklaşmamıştır ki? Aslında en yarak gibi olanı bu bence.Aranda daha ne olup bittiğini bilmiyosun o kişiyle ve gidip trip atıyosun.Bence birini kıskanmaya hakkın olmadığını düşündüğün an kapı kolundan bi farkın kalmıyo.O çok göt bi durum...çok çok hem de..Sevgili desen değilsin,arkadaş desen hiç değil,nesin amk sen? Kuzen misin enişte misin la bioksin beyinli!!!
Evet, sahiplenirim. Karşımdakinin haberi olmuyor hiçbir şeyden. Ben ise kendi kendime gelin güvey olmuşum. Ona sanki sevgilimmiş hatta ve hatta eşimmiş gibi hal takınmışım. Ama ne yapayım; seviyordum onu.

Veee hangimiz özlediğimiz kişiyi düşünürken bir başkası tarafından da biz özlenmedik ki? Bu çok doğru kordineli gidiyo maalesef bu hayatta.Senin özlediğin başkasını özlüyo,başkası da başkasını özlüyo,sonra o en başkası gelip seni özlüyo...Belki bilmeden bi elazığ burma bilezik halkası yaratıyoruz bazen ama hayatta böyle nevrotik.
Bu sözün üstüne söz mü olur? Beğenip reddedildiğim, beğenilip reddettiğim o kadar fazladır ki. Kendimi kabul edip erkek birini aradığım ilk zamanlarda "Karşımdaki beni beğensin de ben ne olursa olsun varım" modunda idim. Şimdi bir dostumun da yardımları ile bu eziklikten kurtuldum. Artık yok öyle beleşçililik  :) Benim de beğenmem lazım. 

Kezban'ın çıkarımları 7/8 oranında bana da uyuyor. Tebrikler Kezban.

Bir ekleme de ben yapayım: Denizde yüzerken hangimiz işemez ki? Rol yapmayın şimdi. Siz de bu naneyi yiyorsunuz. Hatta havuzda iken bu zevkten mahrum kaldığınız ve havuzdan çıkıp helaya gitme külfetine maruz kaldığınız için üzülüyorsunuz. (Kezban'ın stiline benzemiş mi?)






23 Ağustos 2012 Perşembe

Hayal

Ramazan da Bayram da geldi geçti. Sizler ile bir bayram hayalimi paylaşmak istiyorum:

Bayram sabahları, anne tarafımın hepsi bizde toplanır (büyük teyzemler hariç). Geleneksel bayram kahvaltımızı yaparız cümbür cemaat. Ardından çay, sohbet, muhabbet, şeker, çikolata, ailemize yeni katılmış tıfılları sevme, çocuk cıvıltıları... Sonra anneannem ve dedemin mezarlarını ziyaret. Ve topluca büyük teyzemin evine gidiş. Teyzemdeki yemek ve ev yapımı tatlının ardından fasıllar tamamlanmıştır. Yavaş yavaş oradan ayrılıp diğer planlarına dönebilirsin.

Benim hayalim ise; sabah sevgilimle erkenden kalkmak, duş alıp ilk önce birbirimizin bayramını kutlamak. Peşinden annemin elini öpmek. Sonra ise ilk önce kimler teşrif edecek diye iddaaya girmek. Kaybeden öbürünü diğerlerine çaktırmadan öpecek. Gelenleri karşılamak (ailemin eşcinsel olduğumu bilmeyen üyelerine çok ama çok yakın bir arkadaşım diye tanıtırım onu) ve yukarıdaki bahsettiğim sırayı birlikte yapmak. Büyük teyzemlerde iken beni sıkıştırır artık gidelim diye ve kendimizi dışarı atıp güzel başlayan günümüzün geri kalanını baş başa geçirmek. İsterse o gün ya da ikinci günü onun ailesine gideriz birlikte. İstanbul dışında olsa da fark etmez, önceden uçak yahut otobüs biletini alınca sorun olmaz.

Anlayacağınız kadarıyla ilişkimi gizli kapaklı yaşamak istemiyorum. Çoğu insan için sıra dışı ilişkilerim olsa da sıradan işler de yapmak istiyorum, monotonluğa kaçmadan.

12 Ağustos 2012 Pazar

Mood'unu Söylemeyen MİMi Bulamaz

Öncelikle bu mime, One Girl'cüğümü anarak başlamak istiyorum. Mayıs ayında beni mimlemesine rağmen cevap yaz(a)mamıştım. Bu mimi ona ithaf ediyorum. Bu arada kendisi eşcinsel blog yazarlarını (mesela Gay Werther'i) manevi anneliği altında topluyormuş. Valla bu alemde kendisini seven çok, bu gidişle düğünü bir eşcinsel blogger buluşması havası içinde geçecek (tabii davet ederse bizleri).

Operadaki Kazulet'e tebrikler. Mimin başlatıcısı olarak bütün yazılarda yer almasını bildi. Demiş ki kendileri; bu mim alışı kuvvetli kişilere paslanacak. Demek alışımın kuvvetli olduğuna inanılıyor ki beni iki kişi mimlemiş; Oyuncak Ayıcık ve Bi'Gay. Kendileri sağ olsunlar var olsunlar. Madem bloggerlar bir aile oluşturuyor yavaş yavaş. Ben de buradan, bu ikisini kardeşim olarak ilan ediyorum.
Yaşasın blog kardeşliği
Yaşasın eşcinsel dayanışması.

Sevgili Operadaki Kazulet mod yerine mood yazın diye özellikle belirtmiş. Efendim, bu dedikleri aklıma "eşcinsel" ve "gay" kelimelerinin yazımını getirdi. Bi'gay kardeşim Türk Dil Kurumu'nun yazım kurallarına riayet edip "eş cinsel" ve "gey" olarak yazıyor bu kelimeleri. Ben ise alışkanlıkla ve öyle daha hoş göründüğü düşüncesiyle (bilerek ve isteyerek) yanlış yazmayı sürdürüyorum. Dikkatimden kaçmayan bu mevzuya da değinmiş oldum bu vesile ile.

Mimi art arda iki kişiden almak biraz zorlasa da, alışınca :) hoşuma gitmedi değil. Zira bir süredir yazmıyordum, unutuldum mu acep diye korkuyordum.

Bu yazıma yandaki resmi logo olarak seçtim (Hüzünlü Mod).

Efendim, mim gereği yeni aldığım bir giysiyi başkasında gördüğüm zamanki ve işeme sırasındaki modumu yazmam icap ediyor. Şimdi, pişti durumuna hiç maruz kalmadığım için o an neler hissederim bilemiyorum. İşemeye gelince, bu konudan bahsetmek bana pek haz vermedi açıkçası. Bazı çiftler var birbirinin yanında işiyorlar. Hatta bilmem neler yapıyorlar. Bana göre değil arkadaş. Madem işemekten bahsedeceğiz, şunu söyleyebilirim: Ayakta bevledilmez (yani işenmez). Cemaat öğretilerinde bu kaide sürekli vurgulanır, sağlık açısından da bir gereklilik olduğunu söylenerek. Ne kadar doğrudur bilmem ama prostat riskini arttırırmış, diğer manevi zararlarının yanında. Ortaokuldan beri (cemaatle tanıştığım zaman) ben de ayakta yapmamayı tercih ederim genelde.

Şu sıralar depresif moddan kurtulmamı sağlayacak tek seçenek yaptığım iş mülakatlarından olumlu teklif almak olacaktır. Seveceğim işi yapmak istiyorum. Az çok bu stresten uzaklaşmak için spora başladım dostlar. Hem ter atıp stresten uzaklaşacağım hem de forma gireceğim :)

Mimi paslamam gerekiyor ama geçenki mimde pasladıklarımın çoğu beni dikkate almayınca vazgeçtim (Alıngan Mod). Bunu okuyupta mimlenmemiş varsa bunu cevaplayabilir.

Not: Ya birisi bana yazdıkların çok sığ, Odtü mezunu olduğunu hissettiremiyorsun, dedi. Katılıyor musunuz dostlar?

Not 2: Benimle mail aracılığıyla iletişime geçen dostlarıma buradan selam gönderiyorum.